01 Kasım 2008

Kaldırımdaki Gözyaşı

...

Yağmur şiddetini artırıyordu.Yüzüne düşen her bir damla aklında başka bir anıyı canlandırıyordu.Üşümüştü ama önemli değildi.Kaldırıma oturdu,taşlara baktı.Belki de onların yerinde olmak istemişti.Ne de olsa hep bir aradaydı kaldırım taşları.Üstlerinden onca yük geçmesine rağmen bir arada kalmasını biliyorlardı..Ama o.Onlar.Kaldırım taşları gibi değildiler.Kaldıramayacakları kadar yük vardı üstlerinde.Taşımaya kalksalar belki de kırılacaklardı.

Ellerini yüzüne kapattı.Yağmur iyice hızlanıyordu.Gözlüklerinin camları iyice ıslanmış,elindeki kağıt parçası yok olmaya başlamıştı.Neydi elindeki kağıt?Belki bir hevesle aldığı biletin bir parçası,belki o muhteşem günden kalma gazeteden bir bölüm,belki de defterden koparılmı bir anıydı.Ama gittikçe eriyor,gittikçe yok oluyordu.

Kağıda baktı,kaldırım taşlarına baktı ve tutamadığı gözyaşını kaldırıma bıraktı.Bir dala gözyaşı bırakmıştı sadece.Ama o gözyaşının içinde neler vardı kim bilir... Kırmızı-beyaz olan taşların tam ortasına düştü gözyaşı.O bile ne yapacağını bilememişti belki de.Ortada kalmıştı.Yağmur yağdı gözyaşı kayboldu.

Kaybolan gözyaşı umut muydu,acı mıydı,mutluluk mu?Belki de hepsi vardı içinde.Peki onun içinde ne kalmıştı?Acı mı,hüzün mü,isyanlar duyguları mı?Belki de hepsi.

Ayağa kalktı.Gidecek bir yeri olmadığına inanıyordu ya da inandığı yere gidemiyordu.Yağmur sustu,o yürüdü.Arkasına bir kez daha baktı.Kaldırım taşları parlıyordu yağmur sularından kalma izlerle.O parıltılar bir şey ifade ediyor muydu?O anda hiç bir şey anlam ifade etmiyordu.Her şey o kadar boş ve basitti ki...


0 yorum var: