16 Haziran 2010

Aşk

Sevginin içine dolduğu bazı anlar vardır.Sadece huzuru hissettiğin,kanının hızlıca aktığı bazı anlar vardır.İçinde çok özel  şeyler hissedersin.Daha önce hissetmediğin türden.Sadece senin ve onun içine dolan.Yaşamak için,hayatın tadını çıkarabilmen için hissettiğin türden şeylerdir onlar.Gözbebekleri usulca karşılaşır ve o anki elektiriklenme inanılmazdır.Gülmesen bile o bakışlardan anlaşılır içindeki coşku.Haykırır deliler gibi seviyorum diye.Mutluyum seninle diye.Şanslıyım şu dünyada diye.Sadece bir bakıştan anlaşılır.O derece içten,o derece manidar.Dudakların arasından çıkan her sevgi sözcüğü baş döndürür.O kişiden duymandan kaynaklanır bu,başka ne olabilir ki?Ne kadar duysan da,ne kadar dinlesen de doyamazsın.Beklersin o kelimelerin çıkmasını.Gözlerini dikip beklersin o dudaklara.Bazen kendini kaybedersin eşsiz güzelliğinde.Bakmaya doyamazsın.Her gün görsen de,her dakika dokunsan da farklıdır bir önceki günden o güzellik.Her geçen gün gözünde daha da anlamlı,daha da güzel olmuştur işte bunu anlarsın.Farkına varırsın onu ne kadar sevdiğinin.Farkına varırsın onunla birlikteyken ne kadar mutlu olduğunun.Kendinin farkına varırsın.Özlersin her an.Sanki kaybolup gidecekmiş gibi başka şeylere konsantre olamazsın.Sanki kırılacakmış gibi dikkat edersin elini tutarken.Sen ona aitsindir en sonunda.Hayallerinin her tarafına onu yerleştirmişsindir.Sen O'sundur.O da sen.Bunun adı Aşk'tır.Yaşarken hissedilen en güzel duygudur.Şu an onu yaşıyorum.Şu an O'nu yaşıyorum.

14 Mayıs 2010

Özlemişiz: Mor ve Ötesi - Masumiyetin Ziyan Olmaz



Mor ve Ötesi 4 yıllık bir aradan sonra (2008 yılındaki Başıbozuk albümünü saymıyorum kendimce.Tekrarlanan şarkılardı) tekrar karşımıza çıktı.Yine sert,anlamlı,sosyal içeriğe sahip bir albüm.Çok keyif verici bir albüm olmuş.Kendi tarzlarını ve duruşlarını yine yansıtmışlar.Çok konuşulacak şarkılar var.Klipleri de ayrı güzel olacaktır kanımca.Şarkı listesi şöyle:

1. Mor ve Ötesi – Korkma
2. Mor ve Ötesi – Meksika
3. Mor ve Ötesi – Sor
4. Mor ve Ötesi – Yorma Kendini
5. Mor ve Ötesi – Festus
6. Mor ve Ötesi – Camgezer
7. Mor ve Ötesi – Araf
8. Mor ve Ötesi – Nakba
9. Mor ve Ötesi – Kara Kutu
10. Mor ve Ötesi – 2012
11. Mor ve Ötesi – Bisiklet


Sosyal içerikli  şarkılar var dedik.Bunların ufak açıklamalarını yapalım.


Festus: Bu şarkı 20.07.2008 yılında Türkiye'ye sığınan bir Nijeryalının polis karakolunda öldürülmesini anlatmaktadır.Türk polislerinine yapılmış bir eleştiri niteliğindedir.
Nakba: Filistinlilerin, İsrail'in kuruluş gününü ve 531 köyün sürgün edilmesini protesto ettikleri günün ismidir.Felaket Günü anlamına gelmektedir.


Bu şarkıların dışında Sor,Araf,Korkma ard arda dinlediğim şarkılar arasında bulunuyor.

Mor ve Ötesi şarkıları içlerinde hep özel cümleler saklar.Bu albümde de beğendiğim sözleri ileteyim.

Kimler varmış içimde yoklama yaptım.
Deliler çıktı, cellatlar bir de şeytanlar.       (ARAF)
Beyoğlu artık güvenli.
Lacivert ordu beni de yendi.
Sordum onları ne gerdi?
Farklı olanlar onların derdi      (FESTUS)
Kutlayanım var ağlayanım da
Bak sana bayram bana bomba
Kutlayamazsan ağla yanımda
Ruhumu al da yüzleş aklınla         (NAKBA)
Gel sarılalım biz şerrin üstüne
Demek kolay, olmak zor               (KARA KUTU)
Ne mahir dünya bu,
Üstüne bırakır kiri            (KORKMA)
Kısacası güzel bir albüm daha çıkartmış Mor ve Ötesi.En kısa zamanda dinleyin derim. 
 






25 Nisan 2010

12. Uluslararası Eskişehir Film Festivali

Bu sene 12.si düzenlenecek olan Eskişehir Film Festivali 1 Mayıs'ta başlıyor.11 Gün sürecek olan film 11 Mayıs'ta sona eriyor.Eskişehir Film Festivalleri hep güzel olmuştur.Biraz bakındım ve gitmek istediğim bazı filmleri belirledim.Çılgın Kalp,Fantastik Mr. Fox,Islık Çalmak İstersem Çalarım,Kosmos,Erkeksiz Kadınlar,Bal,Kapitalizm:Bir Aşk Hikayesi bunlardan birkaçı.Umarım saatlerini tutturabilirim de giderim.Sinema dolu günler Eskişehir'i bekliyor.


01 Nisan 2010

Ev adamı da olurum ben.

Küçüklüğümden beri hep mutfak çocuğu olmuşumdur.Ne bu mutfak çocuğu şimdi?Anne yemek yaparken gidip paçasından çeker de "anneeeaa acıktım bennn" dersin ya,dolabı karıştırır en güzel meyveleri yer,pastanın kenarından parmakla sıyırır,sarella uzanılabilecek bir yerdeyse hemen kapıp kaşık kaşık yersin ya,işte o çocuk "mutfak çocuğudur."Bunun yanında ilkokul zamanlarında fırın kadar olan boyumla her gün sütümü kendim ısıtırdım.O yüzden böyle 2 metre boyum olmuş!Günler,haftalar,yıllar geçer tabi ben mutfak çocuğu kıvamından yavaş yavaş sıyrılmaya artık "mutfaktan sorumlu kişi" olmaya başladım.Tabii bu farklı bir şey.Artık bulduğunu yeme devri kapanır.Mutfaktaki eksikleri araştırıp temin eder daha sonra da işe yarar hale getirip mideye indirirsin.Bir nevi eski mertebeye göre daha yüksektir.Fakat bundan sonraki mertebeden bir farkı vardır.Mutfak asla boş değildir.Falandı felandı derken yıllar artık annenizin olmadığı bir mutfağa atar sizi.Ne anneniz vardır ne mutfakta bir şeyler vardır.Tamamen yalnız başınızasınızdır.Ya varsınız ya yoksunuz durumu.Ya kendiniz yaparsınız ya da telefona sarılıp sizi doyurması için başka numaralara dadanırsınız.İşte o mutfak "üniversite evi mutfağı"dır.Bomboş ve ıssızdır,kirlidir bir çok zaman.Hiç bir şey siz olmadan hayat bulmaz.İşte o mutfakta artık 4. yılım ve ilk zamanlardaki biçare ve hemen telefona dadanan çocuk değilim.Gitgide alıştırdı bu mutfak bana bir şeylerle uğraşmayı.Bunun yanında sever de oldum bir şeyler yapmayı.Yemekleri deniyor insan.Merak duyuyor yeni şeylere.Yaptıklarından tatmin oluyorsa bir de sormayın o kişinin zevkine.İşte ben o zevke ulaşıyorum her geçen gün.Elbette daha yolun başındayız ama önümdeki yoldan da çekinmiyorum.Düşünüyorum daha nice tabaklar doldurmak,o halde varım.Ev adamı da olurum gerekirse...




10 Mart 2010

Bu mu şimdi heykelciğin sahibi!


Bahsettiğim şey merakla beklenen Oscar ödüllerinin "En İyi Film" kategori birincisi filmimiz The Hurt Locker.Yazık ki ne yazık.O kadar laf edilen Avatar'ın yanından bile geçemeyecek bir film.Ne açıdan bakıyorum biliyor musunuz?Oscar ödülleri.O bahsedilen ünlü Oscar ödülleri.İlk duyduğumda şaşırmış ve merak uyandırmıştı bende bu film.Hevesle indirip başladım izlemeye.Yarım saat oldu yok,1 saat oldu yok,film bitti yok.Eee elime ne geçti benim.Belgesel sosu katılmış bir filmden başka bir şey göremedim.Elemanların 10 dakika boyunca matrak yapıp,birbirlerini yumruklamalarına mı hayran kalmalıydım.20 dakika bizi esir alan sniper düellosuna mı hayran kalmalıydım?Savaş filmi değil,savaşın askerlerdeki etkisini gösteriyor diyorlar.Hadi canım.Ben bunları national geographic'de izliyorum zaten.Çatışma geceleri uykusuz bir şekilde nöbetleşe tetikte kalan askerlerin hikayesini biliyorum zaten.Irak'da Amerikan askerlerinin ne naneler yediğini biliyorum ayrıca.Bana böyle nazik ve empatik bir şekilde işlerini yapan,tüm insanların dostu! Amerikan askerleri muhabbetini bu kadar aleni bir şekilde yapmalarını hazmedemem.Yanarım giden 2 saatime yanarım.Aynı vakitte indirdiğim BRip Avatar'ı bir kez daha izlerdim daha iyi.Oscar'mış.Peh.Bu Oscar da Eurovision gibi çakmalaşmış haberimiz yok.